YAVUZ değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:

İLKSAN:

Geçen haftaya İlksan Temsilciler Kurulu ile başladık. Yaklaşık iki yıl önce göreve başlayan yeni yönetimle yeşeren değişim umudunun yerini, eski anlayışa terk ettiğine üzülerek şahit olduk. İlksan’ı 1943 yılının ruhu ile yönetme inadı; 292 bin üyeden her ay kesilen 700 lira ile günü kurtaran, üyenin parasının eridiği ve yok olduğu sonucunu doğuruyor.

İlksan bu çağda, bu imkânlarla kapatılamıyor, üyelik isteğe bağlı hale getirilemiyor! Kanun zoruyla kesilen aidat üyeye, kırk yıl sonra, değil bir kuruş kar, güncel değeri korunarak bile iade edilemiyor. Sıcak para ile dönen, üyesine değil kar, yakasını kurtarma umudu bile sunamayan kurumun tasfiyesi için, bugünkü toplam varlığının çok üstünde ilave kaynağa ihtiyacı var.

Özetle, zorunlu aidatla kurulmuş borç-alacak-kar ilişkisinin olduğu bir yerde, ortada hesap verilebilecek bir tablo, sunulabilecek bir başarı hikâyesi veya bir çıkış yolu yoksa hamaset vardır, öfke vardır, saldırganlık vardır, çaresizlik vardır.

Temsilciliğini yaptığımız üyelerimize olan sorumluluğumuz adına ve tarihe not düşmek için yazıyorum; maalesef yönetenler dâhil bir şekilde sorumlu olan herkesin bildiği fakat bilinçli bir şekilde uzak durduğu İlksan’nın mevcut durumu budur, duyurulur.

1 MAYIS:

Taksim meydanında kutlama yapma bahanesiyle her yıl polisle çatışan, işçi ve memurun talebini, memleketin geleceğine dair çözümlerini dile getirmek yerine yıkıcı, bölücü, anarşist ve marjinal grupların sözcülüğünü yapanlara inat biz Memur Sen olarak, 3600 ek göstergeden sendika yasasının değiştirilmesine kadar özlük haklarımızı; aileyi, nesli ve geleceğimizi korumak adına sapkınlarla mücadele azmimizi milletimizle paylaştık. Farkımız budur.

ÇÖZÜMÜ ANARŞİDE ARAYANLAR:

Bir kişinin, sendikanın, partinin vs. kalitesi kriz anlarında ve zor zamanlarda verdiği sınavla anlaşılır. Farklı dönemlerde her kesim bu sınava tabi tutulur. Sendikalar için 15 Mayıs üye sayımlarının yapıldığı önemli tarihi ifade eder.

Tunceli’de Türk Eğitim Sen temsilcisi, konuşmak için yanına gelen şube başkanımızı önce odasına davet eder, sonra da konuşma esnasında bir anda saldırıya geçer. Yaptığı yetmezmiş gibi genel merkezini de yanlış bilgilendirir ve işlediği suça ortak eder. Yaptıkları açıklama ve bizim cevabımız ortadır. Benzer olaylarda kamuoyu yanılmaz ve kimlerin bu tip saldırı ve külhanbeylik yapmaya meyilli olduğunu çok iyi bilir. Yargı doğruyu ortaya koyacaktır.

ADALET SİSTEMİMİZ ve CHP’NİN TAVRI:

Hep yargılamış hiç yargılanmamışlar. Hep hesap sormuş hiç hesap vermemişler. Şimdi zorlarına gidiyor, hakime savcıya saldırıyor, tehdit ediyor, polisin üzerine araç sürüp hakaret ediyorlar. Dedik ya kalite zor zamanda ortaya çıkar diye, sınıfta kaldılar.

Kıyaslayalım şimdi. Ben de yargılandım. Adalet yürüyüşü esnasında, “… Yapmayın, etmeyin, milletin sabrını zorlamayın…” içerikli bir yazı yazdım. CHP’nin bir meclis üyesi vasıtasıyla açtığı; isnat edilen suçun iki, hakim ve savcının üç defa değiştiği davadan, Memur Sen İstanbul İl Başkanı unvanımla, 2 yıl 6 ay hapis cezası aldım.

Dosyanın yerel mahkeme, İstinaf, Yargıtay aşamalarını kapsayan iki turluk serüveni, 7 yıl 10 ay sürdü. Adalet sistemimiz, 29 Haziran 2017 tarihinde yazılmış yazıda; “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” suçunu işlemediğime yaklaşık sekiz yıl sonra, geçen hafta karar verdi.

Cezamın ilk açıklandığı gün sol basın günlerce haber yaptı, bayram etti, ancak şimdi ses seda yok. Bütün bu hikâyeden sonra şu soruyu sormaya hakkım var diye düşünüyorum: Neden bağırıyorsunuz? Gidin kendinizi aslanlar gibi savunun. Haklı çıkın ve sekiz yıl sonra gelin görüşelim.

Talat YAVUZ

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri