Sendikal çalışmalar kapsamında gerçekleştirilen okul ziyaretlerinde öğretmenlerin en büyük sorunlarından birininitibar kaybı olduğuna dikkat çeken Şekerci, ekonomik zorlukların zamanla aşılabileceğini ancak mesleki saygınlığın kaybının çok daha derin ve yıpratıcı sonuçlar doğurduğunu ifade etti.
Öğretmenlerin yaşadığı bu sorunların temelinde, “talebe olamayan öğrenci” gerçeğinin yattığını vurgulayan Şekerci, kavramsal bir ayrım yaparak şu değerlendirmede bulundu:
“Talebe kelime anlamı itibarıyla öğrenciyle eş anlamlı gibi görünse de, talebe öğrenmeyi talep eden kişidir. Öğrenci ise kendisine bir şeyler öğretilmesini bekler. Bu fark, eğitimin ruhunu belirleyen temel unsurdur.”
“Yoklama, Zorla Eğitimin Aparatıdır”
Zorunlu eğitim kapsamında uygulanan yoklama sistemini eleştiren Şekerci, yoklamanın öğrenmeyi merkeze alan bir araç olmaktan çıkıp,zorla eğitimin bir aparatı hâline geldiğini savundu. Yoklama baskısıyla sınıfta bulunan öğrencilerle, öğrenme niyetiyle gelen talebelerin eğitim çıktılarının aynı olmadığını dile getirdi.
Bu noktada, TRT’nin dijital platformutabii’de yayınlanan bir yapımdan örnek veren Şekerci, öğretmenin “Ben olmayanlarla değil, olanlarla ilgileniyorum” sözlerinin, yıllardır göz ardı edilen bir hakikati ortaya koyduğunu belirtti.
“Öğretmen Yoklama Dedektifi Değildir”
Zorunlu eğitimin tartışıldığı bir dönemde okul yöneticileri ve öğretmenlereaşırı devamsızlık takibi rolü yüklenmesini doğru bulmadıklarını ifade eden Şekerci, öğretmenin asli görevinin denetlemek değil, öğretmek olduğunun altını çizdi.
“Öğretmeni devamsızlık takipçisi hâline getiren anlayış, öğretmenin otoritesini ve saygınlığını zayıflatmaktadır.”
“Yapay Zekâ Öğrenciliği” Eleştirisi
Açıklamasında, sadece akademik başarıya odaklanan ve hikmetten uzak bir eğitim anlayışını da eleştiren Şekerci, bilgi yüklü ancak değerlerden yoksun bir öğrenci profilinin oluştuğuna dikkat çekti. En başarılı okullara yerleşen ancak gerçek anlamda talebe olamayan bu profili “yapay zekâ öğrenciliği” olarak tanımladı.
Kadim Maarif Anlayışı Vurgusu
Yeni Maarif Modeli çerçevesindekadim eğitim anlayışına dönüş çağrısında bulunan Şekerci, hocayı merkeze alan, bilginin peşinden koşan, öğrenmeyi talep eden bireyler yetiştiren bir sistemin zorunlu eğitimle değil, gönüllü ve anlam temelli bir yaklaşımla mümkün olacağını ifade etti.
“Eğitim; zorunlu ya da zorla değil, bilgiye susamış, hocasının etrafında pervane olan talebelerle anlam kazanır.”